Archive for the 'sosyal sorumluluk' Category

20
Mar
11

Türkiye’de ilk sosyal girişimcilik Sertifika Programı başlıyor!

02
Mar
11

Yaşamak zaten öğrenmektir yeter ki bilincinde olalım!

Son yıllarda 21.yüzyılın bilgi çağı diye adlandırılması beni düşündürmeye başlamıştı.
İnternet sayesinde bilgiye çabuk ve kolay ulaşılıyordu, DOGRU!
Bilenler ile bilmeyenler arasında çok fark vardı, DOGRU!
Ama okuyanla, yaşayan arasındaki farkın çok önemli olduğu gözden kaçıyordu. Bunu da bilgiye ulaşanların ( birisi de bendim) anladığı ile anlatılmak istenenin çoğunlukla aynı şeyler olmadığını fark edince düşünmeye başladım.
Herkesin okuduğu kitaptan veya internetteki ulaştığı bilgiden anladığının farklı olduğunu görünce bu konu üzerinde daha çok düşünmeye ve araştırmaya başladım. Ortaya çıkanlar beni iyice heyecanlandırmaya başlamıştı. Okulda veya herhangi bir eğitim kurumunda sadece teoriye dayalı eğitimin ezberden öteye gidemediğini zaten biliyorduk ta bunun akademisyenler tarafından da doğrulandığını görmek çok önemli idi. Ve tam da bu sırada İtalyan bir kuruluştan bir proje ortaklık teklifi geldi; Okul dışı eğitimin gençlere ve topluma etkisi! GENÇTUR’ dan Zafer, benim eğitim konusundaki çalışmalarımı bildiği için “ Hülya, sen üstleneceksen ortak oluruz ” dedi. Ve proje Dünya’ nın 4 farklı bölgesinden 4 ortak ile başladı; Meksika, Vietnam, İtalya ve Türkiye. Proje ortaklarının ortak özelliği ise gençlere farklı sosyal proje seçenekleri sunan kuruluşlar olması idi. 2008 yılının sonunda başladığımız projeyi, biz Türkiye de araştırmaya başlarken, diğer ortak kuruluşlar da kendi ülkelerinde aynı çalışmayı yaptılar. Sonuç: Okul dışı ( NON FORMAL-INFORMAL ) Eğitimin öğrenebilmeye etkisi her yerde çok yüksek çıktı. Yani Dünya’nın dört bir ucunda sonuçlar, birbirine çok benziyordu. Biz yapılan çalışmanın Türkiye’de daha önce hiç yapılmadığını öğrenince, bunun daha da yaygınlaşması için ulusal bir proje başlattık. Sonuç olarak 15 ilden 158 genç, 24 gençlik lideri ile görüşüldü, tartışıldı. 2009 yılı sonunda projenin yasal süreci bitmiş olmasına rağmen biz hala bunu çeşitli illerde ve platformlarda paylaşmaya devam ediyoruz. Çünkü bilginin paylaşılması hem eğitimcileri, hem aileleri hem de gençleri çok ilgilendiriyor.
Gençlerle yapılan toplantılardan çıkan sonuçlar şöyle:
 Yaşayarak öğrenme, gençlerin hem kişisel gelişimlerine katkıda bulunur, hem de gönüllü çalışmalara katılan bilinçli yurttaş konumuna getirir bu da gelecekte bu gençlerin istihdam şanslarını arttırır.
 Yaşayarak öğrenme sayesinde gençler kendilerinde potansiyeli pratiğe dökme imkanı sağlar
 Resmi ideolojiye karşın okul dışı eğitim, gelişime ve değişime daha açıktır. Informal eğitim ile daha özgür düşünme ile daha geniş bakış açısı getirilebilir. Bu geniş bakış açısı da politikaların değişiminde etkili olabilir.
 Bütün görüşmelerin sonucunda ;
o Nesiller arası diyalog,
o Okul içi eğitim ( FORMAL)
o Okuldışı eğitimlerin (NONFORMAL) birbirini tamamlayıcı özelliği olduğu ortaya çıktı.
o Bu nedenle de hepsinin etkileşim içerisinde olması gerekmektedir.
 Kamu-Özel-Sivil işbirliğinin de gereği ve önemi herkes tarafından vurgulandı.
 Okul dışı eğitimin toplumsal etkileri olarak da aşağıdaki sonuçlar ortaya çıktı;
o Ailede değişime neden olmak
o Aktif vatandaş sayısının artması ile toplumun genel bilinç düzeyinin yükselmesi
o Olumlu düşüncenin gelişmesi
o Farklılıkların zenginlik olduğunu kavramak,
o Demokrasinin gelişmesi ve içselleşmesi
o Kültürler arası diyalog
o Yurttaşlık bilinci
o Topluma aidiyet duygusunun gelişmesi

Bu proje ile okul dışı eğitimin anlatıldığı ve örneklerinin yer aldığı ilk Türkçe web sayfasını da hayata geçirdik. http://www.egitimheryerde.org ile Türkiye’nin değil, Dünyanın her yerinden proje ile ilgili bilgilere ulaşabilir hem de örnek yaşayarak öğrenme örnekleri okunabilir oldu.
Aslında proje sonuçları GENÇTUR olarak yaptığımız sosyal projelerin en başta kendimizde yaşadığımız değişimlerin doğrulanmasını sağlıyordu. Bu çalışma bizim gibi çalışmalar yapan kuruluşların artık daha gür bir sesle çalışmaların sadece hizmet götürülen yere ve kişilere değil aynı zamanda gönüllülere de çok önemli katkıları olduğunu söylemelerini sağlamaktadır. Yapılan gönüllü çalışmaların bütün topluma fayda sağladığı görülmüştür.
Umudumuz, gençlerin önce aileden başlayarak kendilerine güvenilen, yetki ve sorumluluk verilen ve toplumun gelişimine katkı sağlayan bireyler olabilmeleridir.

Biz inanıyoruz ki yaptığımız bu çalışma birçok kişinin bu alanda daha bilinçli çalışmasını sağlayacak ve birilerinden bir şeyler beklemek yerine, gençlerin kendileri çözümün parçası olmayı daha da çok benimser hale geleceklerdir.

23
Kas
10

Tunus Gezisinin ardindan…!

Bayramin 1.günü Tunus’a gittim. orada 4 gün boyunca yeni ama bize çok da yabancı olmayan bir kültürü ve coğrafyayı anlamaya tanımaya çalıştım.

Kartaca’nin Tunus’da oldugunu ancak gidince algıladım ve heyecanlandım. Kartaca Açık Hava müzesini hem doğal bir park olark yapmışlar hem de arkeolojik müze olarak güzel korumuşlar.Fotograflarda benim tek göründüğüm yer; Kartaca Açık Hava Müzesidir.

Ayrıca şimdi Mozaik müzesi olan yer de eski bir Osmanlı konağı imiş. onun da kartpostalını bloga koydum.Şu anda restorasyon olduğu için karttaki yeri maalesef tam görüntüleyemedim.

Bir medeniyetin daha nasıl değiştiğini ve dönüştürüldüğünü idrak ettim. Tunus’un yerlisi olan Berberilerin 2000-3000 kişi kalarak azınlığa ve dışlanmaya maruz kaldığını öğrendim. Aynı Kızılderiler, Aborjinler gibi… Fransızların 19 yüzyılda sadece 78 yılda nasıl bir kültür emperyalizmi ile oranın kültürünü etkileyip değiştirebildiğini gördüm.

Osmanlının, imparatorluk yıkılana kadar Fransızların işgal isırasında bile Tunus’u kendi beyliği olarak 300 yıla yakın bir süre toprakları içinde tuttuğunu da öğrendim. 

Halk ile çok yakın ilişki içine giremesek de Avrupa’dan bize çok daha sıcak davrandıkları  bir gerçek. Hatta bazılarını dediğine göre Tunus nüfusunu %3 Türkmüş ve ayrıcalık ifade ediyormuş

Tunuslu genç üniversitede Arapça değil de Fransızca öğretilmesinin batılışma gibi algılamasını şaşırmadım. Çünkü bizde de o kadar çok ki böyle düşünen … Ama diğer Türk arkadaşlar garipsediler bunu.Hatta Türkiye’de İngilizce ile eğitimi savunanlar bile…  Galiba  işin içinde iken pek objektif olamıyoruz.

Bir başka ilginç durumda İktidarda 1987 den beri DESTUR Partisi var. Söylenenler dogru ise Sosyalist Parti imiş. ama bütün liberalleşme ve yabacı sermayenin girişi de yine bu dönemde 🙂  Başkan Zeynel Abidin Binali’nin fotografları da her yerde!

Tunus en çok neyi beğendin dite sorduklarinda;  palmiyeler dedim. Kendim de kendime şaşırarak…

Ben palmiyeleri doğal ortamında ilk defa görüyorum ve bu doğaya pek yakışıyorlar.

Bir başka farkındalığım da hurma ağacı ile ilgili idi. Hurma agacının palmiye türü bir ağaç olduğunu da bilmiyor muşum. Hele hurma dallarının tam olgunlaşmadan önceki turuncu rengi inanılmaz.

Taze hurmanın da tadına bayıldım.

Sadece 1 kutu aldığım için sonradan çok pişman oldum. Bu arada hemen belirteyim 1 Tunus dinarı yaklaşık 1TL. Ve bizden ucuz bir ülke. Örneğin 1,5 litrelik şişe suyu 0.80 dinar

Gezilecek görülecek yerlerden bahsetmeye gerek görmüyorum çünkü bu konuda zaten ben de Google dan bilgi alıp gitmiştim.

Başka yerde okumadıklarımdan bahsetmeyi tercih ediyorum, bu nedenle. Örneğin Başknet Tunis’in en büyük meydanında sosylog ve filozof İbn-i Haldun’un heykelini görmek güzeldi. Biz de böyle birinin heykeli herhangi bir meydanda var mı ben hatırlayamadım.

Bizdeki sosyo ekonomik doğu-batı farki, Tunus’da kuzey-güney olarak var. Kuzey mümbit ve zengin, güney çöl ve fakir.

Ama son 10-12 senedir Sahra Çölünden de para kazanmaya başlamışlar.Gerek film seti olarak Star Wars ve İngiliz Hasta buralara turist akınına neden olmuş. Hala da merakla gidenler var.Ama benim Botswana Milli Parkı’ndaki safari gezimden sonra burası bana zayıf geldi. Belki de beklentirlerimden dolayı olabilir. yine de gittiğim için çok memnunum.

Çölde güneşin batışı, Tuz Gölü’nde doğuşu güzel anılardı.

İstanbul’dan sedece 2,5 saatlik uzaklıktaki Tunus’u tüm gezginlere tavsiye ederim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

15
Kas
10

Bolu’da uygulamalı Sosyal Girişim Eğitimi başladı!

Geçen hafta 10-11-12 Kasım 2010 tarihleri arasında Bolu Valiliği ve British Council’in ortaklaşa düzenledikleri Sosyal Girişim Eğitiminde görev aldım. Türkiye’de bir ilke imza atılırken olayın parçası olmak beni ziyadesi ile mutlu etti.

Eğitimi kurgulayan ve koordine eden Freer Spreckly, Fatih Berber ve ben 3 gün boyunca Sosyal girişimin ne olduğu ve nasıl hayata geçirileceğinin ilk bilgilerini Bolu ve ilçelerinden gelen 20 STK temsilcisi ile paylaştık. 12-13 Aralık 2010 tarihlerinde finans konusu ile devam edeceğimiz eğitim ocak ayında yapılacak son bölüm ile tamamlanacak

Bu tip çalışmaların  Türkiye’nin bir çok yerinde düzenlenmesini ümit ediyorum.

04
Kas
10

Avrupa 2010 Uluslararası Gönüllülük Sempozyumu

Geçen ay benim konuşmacı olmam için aradıklarında Sanat- Gönüllülük ve Katılımcılık konusunu nasıl bir arada toparlayacağımı düşündüm.

Aslında her 3 konuda da deneyimim ve bilgim vardı ama nasıl bir araya getirecektim?

Her zaman olduğu gibi konuyu biraz kafamda nadasa bıraktım. Son günlerde de bir yerden bir yere giderken notlar almaya başladım. Kafamda giderek şekilleniyordu;

Hem kendi geçmişim, hem de son projemiz olan ” Gönüllü çalışmaların bireye ve topluma katkısını ” birleştirecektim.

Öncelikle;

  1. Katılımcılık nedir?
  2. Gönüllülük nedir?
  3. Sanat nedir?

diye düşünmek gerekiyor. Çünkü bu konulara, bakış açımıza göre farklı cevaplar verebiliyoruz.

Bireysel ve toplumsal gelişmede gönüllülüğün önemi ise GENÇTUR olarak 2009-2010 yılında yaptığımız Ulusal ve Uluslararası projenin sonuçlarında çok net olarak ortaya çıktı.

Bireysel kazanımlarda en öne çıkan ÖZGÜVEN konusudur. Belirli deneyime sahip olan herkese zaten biliyorki, bir şeyi bilmek ile yapabilmek arasındaki en önemli fark  özgüvenden geçiyor.

Toplumsal kazanımlar da ise ;

1.Ailede değişime neden olmak
2.Kendisi gibi sıkıntı yaşamışlara destek olmak
3.Kendisi gibi yaşama imkanı olmayanlara şans vermeyi istemek
4.Aktif vatandaş sayısının artması ile toplumun genel bilinç düzeyinin yükselmesi
5.Olumlu düşüncenin gelişmesi
6.Farklılıkların zenginlik olduğunu kavramak,
7.Demokrasinin gelişmesi ve içselleşmesi
8.Kültürler arası diyalog
9.Yurttaşlık bilinci
10.Topluma aidiyet duygusunun gelişmesi  öne çıkan konular.
Gönüllülük, katılımcılık ile eş anlamlı olmadığına göre toplumsal gelişmenin daha etkili ve verimli olabilmesi ise
ancak ve ancak katılımcılık ile sağlanabilecektir.
İşte bu ikiliye sanatı da ekleyince toplumun estetik duygularının gelişmesine ortam sağlanmış olacaktır.
Bütün sosyal psikoloji ile ilginenler bilirler ki bu da ;
  • Toplumdaki  üretimlerinin niteliğinin artmasına,
  • Toplumsal barışın gelişmesine,
  • Şiddetin azalmasına kadar yol açan duygusal gelişmeleri sağlamaktadır.

Konuşmamı her konuşmamada olduğu gibi halk deyişi ile bitirdim:

Bir mıh bir nalı,                                                              

Bir nal bir atı,

Bir at bir insanı,

Bir insan bir TOPLUMU

                    kurtarabilir !

03
Kas
10

Gönüllülük ve Sosyal Sorumluluk

Sosyal girişimcilik konusunda daha önceden yazdıklarımı  toparlarken gözüme 3-4 yıl önce Açık Radyo Ansiklopedisi için yazdığım ” Gönüllülük ve Sosyal Sorumluluk Programımın Bana Öğrettikleri”  ile ilgili yazı ilişti, paylaşmak istedim.

Okumaya devam edin ‘Gönüllülük ve Sosyal Sorumluluk’